Dalak, hem bağışıklık sistemi hem de kan yapımı açısından önemli görevler üstlenen bir organdır.
Dalağın en önemli görevi; vücutta artijen denen mikroorganizmaların parçalanması, bağışıklık mekanizmasında yer alan önemli maddelerin salgılanması, işlev görmeyen alyuvarların parçalanması, bazı hastalıklarda anne karnında kan yapımının sağlanmasıdır.
Bazı enfeksiyon durumlarında, alyuvarların parçalanmasına neden olan bazı kan hastalıklarında, tümör, yaralanma ve bazı ilaçlar nedeniyle dalak büyümesi görülebilir.
Dalak büyümesi açısından risk faktörleri olarak ateşli hastalıklar, pankreas veya karaciğer hastalıkları, alkol ve hepatit görülebilir.
Dalağın büyümesi durumunda kan tetkiklerinde kansızlık, alyuvar düşüklüğü ve prombosit düşüklüğü görülebilir.
İTP denen hastalıkta prombositlere karşı vücut kendisi oto antrikot geliştiriyor.
Vücudumuzda normalde 300 bin civarında olan prombositler, İTP denen hastalıkla 50 binlere, hatta 10 binlere düşer.
Dalak, bu prombositleri sürekli yıktığı için büyüme oluşur.
Kortizonlu ilaçlar çok yüksek kullanımlarda dalağı etkiler.
Bu da dalağın alınmasına neden olabilir.
Dalak, savunma sistemi açısından sağlam yapılı bir organ olduğundan genelde dalağın kendi hastalıkları görülmeyebilir.
Daha çok diğer iç organlarda bir takım hastalıklar oluşabilir.
Örneğin; sirozda karaciğer kendi işlevini yerine getiremediğinde dalakta da bir büyüme ve kan toplanması oluşabiliyor.
Aslında karaciğer ile dalağın etkisi ortak bir toplardamarı olmasından kaynaklanır.
Lösemi, lenfoma gibi kan hastalıklarında dalakta büyümeler oluşuyor.
Bu gibi hastalıklar nedeniyle dalak çok büyüdüğünde alınmak zorunda kalınabiliyor.
Ayrıca dalak, karın içi organların arasında en sık zedelenen organlardan biridir.
Çok ufak zedelenmelerde, sallanmayla ve aşırı basınçla da dalakta kanamalar oluşabiliyor.
Ancak her yaralanan dalak alınmaz.
Eğer kan basıncını çok fazla düşünmüyorsa dalağın alınmaması gerekir.
Leave feedback about this