Bütün hastalıkların kaynağında zihinsel sorunlar vardır. Olumsuz bir düşünce bakın bizi nasıl hasta ediyor.
Düşünce zihinsel bir olaydır. Beynin düşünce sistemine göre bedende hormonlar tetiklenir. Hormonlar duygusal bedenimizi etkiler. Duygusal beden de enerji bedenimizi etkileyerek fiziksel rahatsızlıkların başlamasın sebebiyet verir.
Örneğin migren hastalığının temelinde, beynimizin kabul edemediği durumlar vardır. Akışa bırakamadığımız sorunlar başımızı ağrıtır. Bu düşünce sistemini değiştiremeyince de migren gibi hastalıkları kronik hale getirir. Ve bu baş ağrısı gittikçe artarken kendi beynimizi yönetemez hale geliriz.
Bel fıtığının altında da hayatın içinde kabul edemediğimiz sorunlar yatar. Bu sorunlar omurgadaki sinirleri sıkıştırır. Ve hayata olan kızgınlığımız arttıkça çözümsüz kalırız. En sonunda oradaki olumsuz enerji bel fıtığı olarak karşımıza çıkar.
Boyun fıtığında ise; akıl ile hayatın akışında sorun oluşuyor demektir. Yani hayatta ulaşmak istediğimiz ama aklımızla çözüm bulamadığımız durumlar boyundaki enerji blokajını arttırır.
Şeker hastalığının altında; hayattan zevk alamama ve fazla duygusallık yatar. Kişi hayattan zevk alamayınca ve bunu yiyeceklerle gidermeye çalışınca da hastalıklar derinleşiyor.
Kalp hastalığı ile ilgili problemlerin altında ‘sevgi’ ile ilgili sorunların yatma ihtimali çok yüksektir. Kalp çakrasında sorun vardır.
Stres, üzüntü vücutta asidik toksinleri de arttırdığı için az yiyen insanlarda bile yağ birikimi ve kilo sorunu olur. Kısaca üzüntü gereksiz yere vücudu yağlandırıp şişmanlatır.
Hastalıklar; yaşam enerjisinin beden içinde akmasını sağlayan meridyenlerin tıkanması sonucu fiziksel organların görevini yapamaması neticesinde oluşur.
Birçok hastalığın altında zihinsel ve duygusal sıkıntılar, bastırılmış duygular nedeniyle enerji kanallarında oluşan tıkanıklıklar yatar.
Öğle bir çağdayız ki, acıyı ilaçla bastırıyoruz ve bunu akıllı bir işmiş gibi görüyoruz. Oysaki her rahatsızlığın altında bedenin bize iletmek istediği bir mesajı vardır. Bu mesajı iyi anlayabilirsek, doğal şifanın kapıları açılır.
Şimdi çok özel bir teknik öğretmek istiyorum.
- Sorunlu olan veya ağrıyan bölgeye önce mesajını sorun.
- Ağrının fiziksel şekline odaklanın. Koyu mu, açık mı, ne kadar büyüklükte, neye benziyor, ateş gibi mi, taş gibi mi? türünden sorularla anlamaya çalışın.
- Eğer koyuysa, onu zihninizde açık renge dönüştürün. Büyükse küçültün. Yani zihninizde fiziksel şeklin boyutunu değiştirin.
- Şimdi dışardan müdahale edilse nasıl çıkmasını isterdiniz? Onu zihninde yapın. İsterseniz buharlaştırın. İsterseniz damarlarınızdan geçirip denize atın.
- Fiziksel müdahaleden sonra ağrı gider. Ağrı gittikten sonra duyguya odaklanın. Duygu da gitmişse iyileşme gerçekleşmiştir.
Elbette bu tekniği, hastalık çok ilerlemeden yapmak gerekir. Hastalık ilerleyince bir uzmana veya bir doktora gitmek kaçınılmaz olur.
Bu teknikte önemli olan, fiziksel bedeniniz, zihniniz ve duygularınızla iletişim kurmak ve bunlarla baş edebilmektir.
Leave feedback about this